Zooterapi sağlık şartlarında ve hastalıkları tedavi etmede hayvanlardan ve hayvan-kökenli ürünlerden tıbbi olarak yararlanmayı belirtmektedir. Etno-farmakolojide önemli bir araştırma sahası olarak zooterapik araştırmalar 1990’larda başlamış ve 2000’lerde gelişme göstermiştir. Hayvan kökenli tıbbi maddeler yaygın olarak Güney Amerika, Afrika ve Asya’daki değişik bölgelerde ve farklı halklar arasında kullanılmaktadır.
İnsanlık tarihinde, insanlar yaşamlarını uzatmak ve hastalıklarını iyileştirmek için doğadan çeşitli materyaller kullanmışlardır. Geleneksel insan populasyonlarında bitki ve hayvan türlerinden gerekli reçeteler yapmışlardır. Yaklaşık yarım yüzyıldan bu yana kanser tedavisinde hem bitkiler hem de hayvansal kökenli biyolojik ajanlar üzerinde çalışılmaktadır. Anti-tümör etkinliğe sahip bu ajanlar arasında çeşitli zehirli hayvan türlerinin, özellikle akrep ve yılan venomunun birçok biyolojik özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir. Yılan venomunun bileşiminde yer alan farklı toksinler, enzimler, büyüme faktörleri, aktivatörler ve inhibitörler gibi biyoaktif moleküller antitümör etkilerini sitolitik ve sitotoksik aktiviteleriyle doğrudan, ya da immün sistemi güçlendirmek suretiyle dolaylı olarak gösterirler.
Çeşitli terapiler için kullanılan biyolojik kaynaklar dünyanın birçok yerinde tespit edilmiştir. Geçmişten günümüze hayvan ve bitki kaynaklı reçeteler insan sağlığının tedavilerinde temel bir rol oynamaktadır. Küresel sistemde geleneksel tıbbi tedavilerde daha çok bitki ve bitkilerden türetilmiş reçeteler kullanılmasına rağmen, hayvanlar, hayvan bölümleri ve hayvandan üretilmiş ürünler (ör; üre, yağ, vs.) tıbbi malzemelerde önemli maddelerdir.
Zooterapi geçmişten beri farklı hastalıkların tedavisinde alternatif olarak uygulanmaktadır. Dünyada, 230’dan fazla hayvan türü çeşitli hastalıkların tedavisi için deneysel olarak kullanılmaktadır. Meksika’da, arılar, karıncalar, tavuklar, ve diğerleri pre-Hispanik zamanlardan beri çoğu hastalığın alternatif ilacı olarak kullanılmaktadır. Yılanların çok küçük miktarlarda güçlü venomla öldürme yeteneği, yeryüzündeki insanlarda korku ve hayranlık uyandırdığı tarihsel olarak iyi bilinmektedir. Yılanlara Mısır, Yunanistan, Hindistan ve Orta Amerika’daki çoğu eski dinlerde tanrı olarak tapılmıştır. Çin’de de, ejderha şeklindeki yılan geleneksel bir ilahtır. Tüm bu kötü yazılanlara rağmen, yılanların venom ve toksinleri tıbbi bileşiklerin zengin kaynağı olarak modern tıpta kullanılmaktadır.
Sürüngenler tıp tarihinde en yakın ilişki kurulmuş hayvan gruplarından birisidir. Eski Yunanlılar ve Romalılar yılanlara tapmışlar ve tıbbın sembolü olarak yılan seçilmiştir. Değişik sürüngen türleri, özellikle kertenkeleler ve yılanlar dünyada en önemli geleneksel ilaç katalogları içinde yer almaktadır. Tarihsel dokümanların analizi sürüngenlerin koloni öncesi zamanlarda Brezilya’da geleneksel tıpta kullanıldığını göstermektedir. Günümüzde Brezilya’da tıbbi amaçlar için sürüngenlerden toplam 54 türden yaklaşık 100 hastalığın tedavisinde yararlanılmaktadır.
Geleneksel Çin tıbbı tarafından kullanılan ilaçların takriben %13’ünün hayvanlardan elde edildiği iddia edilmektedir. Tıbbi bitkilerdeki durumun aksine, hayvan-kökenli ürünler ve ilaçlar sistematik olarak çalışılmamıştır. Bu preparatların klinik kullanımı yararının ortaya konmasından ziyade gelenek ve inanca dayanmaktadır.
Sistematik açıdan, bu kitap denizel ve karasal omurgasızlar, balıklar, sürüngenler, kuşlar ve memelilere ait yüzlerce türden geleneksel tıpta yararlanma konusunda bilgi içermektedir. Bu kitapta, özellikle Uzakdoğu Asya ülkeleri ve Latin Amerika olmak üzere çeşitli ülkelerde geleneksel halk tıbbında kullanılan tıbbi hayvanlardan, hayvanların kısımlarından ya da hayvansal ürünlerden ve zooterapötik uygulamalarından behsedilmiştir. Her tür doğadaki ince ilişkiler ağında yeri doldurulamaz bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, ekosistemin sürdürülebilirliği açısından, hem hayvanlardan yararlanma hem de koruma stratejileri hakkında neler yapılması üzerinde durulmuştur.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği, 27 Ekim 2014 tarihinde 29158 sayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve süreç Sağlık Bakanlığı açısından tamamlanmıştır. Bu yönetmelik içerisinde sülük tedavisi, maggot tedavisi, kupa tedavisi gibi bilim çevrelerinden çok tepki almakta olan uygulamalar da bulunmaktadır.
Söz konusu uygulamaların olumlu ve olumsuz yönleri de dikkate alındığında, Sağlık Bakanlığı tarafından bu uygulamaların yönetmelik ile düzenleme altına alınmış olması, yapılan uygulamaların standardize edilerek, eğitimli ve denetlenebilir kişi veya kurumlar tarafından yapılmasına yönelik bir girişim olması açısından olumlu olarak değerlendirilebilir. Öte yandan, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının tamamen dışlanması; toplumla modern tıp arasındaki kopukluğu derinleştirebilecektir. Burada ilk koşul kullanılan yöntemin sağlık açısından yarar sağladığının kanıtlanması olarak belirlenebilir.
Kitabın değişik amaçlar (tedavi, gıda, pet v.s) için hayvanlardan yararlanma konularına ilgi duyanlara yararlı olacağına inanıyoruz.
Bu ürün için 0 adet yorum
bulunmaktadır.
Yorum Ekle
Eposta adresiniz paylaşılmaz.